15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain darbe girişimi, Türkiye'yi derinden sarstı. O gece, masum insanların hayatları değişti; özgürlük mücadelesi verenler kurşunla buluştu. Ancak bu olayın bıraktığı acı miras, sadece o gece yaşananlarla sınırlı kalmadı. Yaralanan, hayatı bir daha asla eskisi gibi olamayacak olan bireylerin hikayeleri, yaşanan travmaların büyüklüğünü gözler önüne seriyor. 9 yıl geçmesine rağmen, bu acı deneyimlerle şekillenen yaşamlar hala zihnimizde tazeliğini koruyor. İşte, 15 Temmuz'un getirdiği derin yaralardan biri ve bu yaraların hayatındaki etkisi…
Bütün Türkiye'nin saatlerce bekleyip bir alacakaranlıkta geçirdiği bu korkunç gece, sadece sokaklarda değil, insanların kalplerinde ve zihinlerinde de derin yaralar açtı. Hainlerin açtığı ateş altında kalmaya çalışan insanlar, vücutlarıyla özgürlüklerine sahip çıkmaya çalıştı. Bu uğurda birçok kişi, hayatlarını kaybetti veya ağır yaralar aldı. Saldırıya uğrayanlardan biri de Mehmet, 32 yaşında bir işçi. Olay sırasında direkt olarak hedef alınan Mehmet, sol bacağından ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldı. 9 yıl süren tedavi süreci boyunca yaşadığı fiziksel ve ruhsal travmalar, hayatının her alanında kendini gösterdi.
Mehmet’in hayatı, o gece kurşunun vücuduna isabet etmesiyle adeta bir film sahnesine döndü. Tedavi süreci boyunca hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak büyük zorluklarla yüzleşmek zorunda kaldı. İlk başlarda yürüyememenin verdiği çaresizlik, zamanla fiziksel tedavi ile azalmaya çalışsa da, aklındaki travmalar ve dışarıda yaşadığı sosyal zorluklar devam etti. Özellikle toplumsal destek ve aile dinamikleri, Mehmet’in yaşadığı sıkıntıları biraz olsun hafifletirken, aynı zamanda kendisine yönelik olumsuz tepkilerle de yüzleşmek zorunda kaldı.
15 Temmuz’un yarattığı derin acılar, yalnızca bireylerde değil, aileler ve toplum üzerinde de etkisini gösterdi. Ailenin yükü hafifletilmeye çalışılsa da, kayıplar ve yaralı olanların durumu, aile dinamiklerini zora soktu. Bu durumda, Mehmet ve benzeri kişiler, destek grupları, psikologlar ve sosyal hizmetler aracılığıyla yaşadıkları travmanın üstesinden gelmeye çalıştılar. Gerçekten de yaraların iyileşmesi, zaman alıyor. Ancak, birlikte olmanın, paylaşmanın ve dayanışmanın gücüyle bu sürecin daha kolay geçebileceği gerçeği, herkesin kalbini ısıtıyor.
Tüm bu yaşananlar, toplumun hafızasında derin izler bıraktı. 15 Temmuz, Türkiye'nin tarihe geçmesinin yanı sıra, insanlarında biraraya gelme ve birlikte mücadele etme gerektiğini de hatırlattı. Yaşanan acıların bir daha yaşanmaması adına, bireylerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek, farklı yaşam hikayelerini dinlemek ve anlamaya çalışmak, geleceğe daha umutla bakmamıza yardımcı olabilir.