Son günlerde Türkiye'de siyasi soğuk savaşların boyutları bir kez daha gün yüzüne çıktı. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerdeki muhalefet milletvekillerine ve belediye başkanlarına yönelik operasyonlar, iktidar ve muhalefet arasında gerginliği artırırken, CHP'li belediye başkanlarına yönelik yapılan son operasyon dikkatleri üzerine çekti. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'nin gözaltına alınması, pek çok kesimden tepki topladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, parti sıkıntılarının başında gelen bu durumu sert bir dille eleştirdi.
CHP'li Belediye Başkanlarına yönelik gerçekleştirilen gözaltılar, parti içinde ve dışında çeşitli spekülasyonlara sebep oldu. Resmi açıklamalara göre, belediyelerdeki bazı ihale süreçleri ve mali işlemlerle ilgili usulsüzlük iddiaları üzerine bu operasyonun gerçekleştirildiği ifade edildi. Zeugman gibi lüks tapular, ihalelerdeki şaibeler ve kamu kaynaklarının kötü kullanımı gibi konular, gözaltıların gerekçesi olarak gösteriliyor.
Ancak muhalefet partileri ve birçok bağımsız gözlemci, bu operasyonun siyaseten motive edildiğini öne sürüyor. Siyasi muhalefet edenlerin baskı altına alınmasının, iktidar partilerinin sahip olduğu kuvvetli mecra üzerindeki hâkimiyetlerini pekiştirmek amacıyla yapıldığını savunuyorlar. Bunun yanı sıra anketlerde CHP’nin yükselişe geçmesi ve muhalefetin birleşerek seçimlere hazırlanmaya başlaması, bu gözaltıların da içinde bulunduğu bir dizi operasyonun parçası olarak değerlendirilmektedir.
Gözaltıların duyulmasının ardından sosyal medyada ve çeşitli platformlarda Türk toplumunun medya ve kamuoyunda yoğun tepkileri gözlemlendi. #Özgürbelediye hashtag'i altında paylaşımlar hızla yayıldı. Yakın destekçilerinin ve politika çevrelerinin de hızlı bir şekilde harekete geçmesi, durumu ciddiyetle ele aldığını gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Bu tür siyasi baskılar, demokrasinin gerekliliklerine aykırıdır. Belediyelerimiz huzur içinde çalışmalı ve kamuoyunu bilgilendirmelidir" şeklinde açıklamalarda bulundu. Bu aşamada gözaltına alınan belediye başkanlarının aileleri ve destekçileri de destek için sokaklara döküldü, basın açıklamaları yapıldı.
Türkiye genelinde bu tür operasyonların geleceği tarihlerde nasıl şekilleneceği ise, toplumun demokrasiye olan güvenini ciddi şekilde sorguluyor. Akşam saatlerinde güncel gelişmeler hakkında yeniden bir basın toplantısı yapılacağı duyuruldu. Bu toplantıda, unutulmaması gereken en önemli noktalar arasında sindirme politikalarının, özgürlükler üzerindeki baskıların ve demokrasiye yönelik tehditlerin olduğu açıkça belirtildi.
Gözaltına alınan belediye başkanlarının, siyasi kariyerleri boyunca birçok projede yer aldıkları, yerel halk arasında güçlü bir destekle beslendikleri biliniyor. Her biri, kendi şehirlerinde geniş kitlelerin güvenini kazanmış, sosyal hizmet projeleri ve altyapı yenilikleri ile halkın takdirini kazanmış isimler.
Türkiye'de yöneticiliği kolaylaştıran, her bir bireyin katılımına açık, adaletin sağlandığı bir sistemin oluşturulması gerektiği, şimdi daha fazla ön plana çıkıyor. Belediyenin hukuksuz bir biçimde hedef alınması, toplumun farklı kesimlerinde kaygılar ve huzursuzluk yaratıyor. Gözaltına alınan belediye başkanlarının biran evvel serbest bırakılması çağrıları, sosyal değişim isteyen genç nesilin de sesini duyurması için bir fırsat sunuyor. Türkiye'nin geleceği için demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması amacıyla mücadele eden herkesin evrensel değerleri benimsemesi kritik bir önem taşımaktadır.
Özetlememiz gerekirse, CHP’li belediye başkanlarına yapılan gözaltılar, siyasi gerilimleri artırırken Türkiye’de muhalefetin sesi olmaya devam eden belediyelerin akıbeti hangi yönde şekillenecek merak konusu. Gelinen nokta, bir demokratik toplumda adalet ve hukukun üstünlüğü kavramlarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir.