Z Kuşağı, 1995-2010 yılları arasında doğan gençleri kapsayan ve dijital dünyanın içinde büyüyen bir nesil olarak biliniyor. Bu kuşak, kendinden önceki nesillerden farklı düşünme ve yaşama biçimleri ile dikkat çekiyor. Her kesimin hem sosyal hem de kültürel normlarını sorgulayan Z Kuşağı, yaş üzerindeki algısı ile de etraflarında merak uyandırıyor. Son zamanlarda yapılan bir araştırma, Z Kuşağı’nın hangi yaş gruplarını “ihtiyar” olarak değerlendirdiğini ortaya koydu. Bu sonuçlar, gençlerde yaşlılık algısını sorgularken, yaşlılık ile ilgili önemli sosyal dinamikleri de gözler önüne seriyor.
Yapılan araştırmaya göre, Z Kuşağı’nın 'ihtiyar' olarak nitelendirdiği yaş grubu 30-35 yaşları. İlginç bir şekilde, birçok genç bu yaş grubundaki bireyleri artık "yaşlı" kabul ediyor. Gençlerin büyük bir kısmı, 30 yaşından itibaren insanları "yaşlı" olarak tanımlarken, bu durum sosyal medya, teknoloji ve modern yaşam anlayışının etkisi ile şekilleniyor. Önceki nesillerde, 30’lu yaşlara gelindiğinde hayatın yeni bir aşamasına geçilirken; Z Kuşağı, bu yaşı bir tür "emeklilik" dönemi olarak görüyor. Bu bakış açısı, gençlerin yaşam felsefesi ile de bağlantılı. Çünkü Z Kuşağı, kariyer hedefleri ve yaşam standartlarını belirlerken, esnek çalışma koşulları ve sürekli değişen iş ortamları ile kurdukları ilişkiler büyük bir öneme sahip.
Sosyal medya, Z Kuşağı’nın yaşlılık algısını şekillendiren en büyük etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Instagram, TikTok ve Youtube gibi platformlar sayesinde gençler, sürekli olarak yaşam tarzlarına, giyim kuşama ve sağlıklı yaşam tavsiyelerine maruz kalıyor. Bu durum, gençlerin kendilerine belirledikleri estetik ve yaşam standartlarını zorunlu kılıyor. Özellikle modanın ve sağlıklı yaşamın sürekli değişiyor olması, gençlerin 30 yaşına ulaşan bireylerin yaşam tarzını eleştirmelerine neden oluyor. Z Kuşağı, sosyal medyadaki “gençleşme” trendleri ile hayatlarını sürdürenleri daha fazla takdir ederken, bu anlayış yaşlılığa dair daha katı bir bakış açısını beraberinde getiriyor. Bu görünüm ise "ihtiyar" olarak adlandırılan yaş grubunun aslında genç ve dinamik bir topluluk olmasına rağmen, neslin genel algısını değiştiren bir durum olarak dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, Z Kuşağı'nın "ihtiyar" olarak değerlendirdiği yaş grubu, toplumun genel dinamikleriyle birlikte, yaşam alışkanlıklarının ve kültürel normların evrimini gözler önüne seriyor. Bu dengenin, günümüzdeki sosyal etkileşim biçimlerinin gelişimi ile de sıkı bir şekilde bağlantılı olduğu aşikar. Gençlerin bu konudaki yaklaşımını incelemek, gelecek nesillerin yaşlılık algılarını şekillendirmek açısından önemli bir yere sahip. Z Kuşağı’nın " yaşlılık" anlayışını nasıl değiştirip dönüştüreceği, gelecekte toplumsal normları yeniden şekillendirebilir. Yaşlılık, bir dönem olarak düşünülmek yerine, yaşamın bir parçası ve deneyim olarak değerlendirilebilir mi? Z Kuşağı’nın daha farklı, daha açık fikirli bir nesil olarak bu yolda ilerlemesi, toplumsal yapının bir yansıması olacaktır.