Denizden uzak bir şehirde, balıkçıların azmi ve girişimcilik ruhu, bugüne kadar geleneksel olarak denizle özdeşleşmiş bir mesleği nasıl hayata geçirebileceğinin çarpıcı bir örneğini oluşturuyor. Altı yıl önce, denize olan mesafenin getirdiği zorlukları aşmak için yola çıkan balıkçıların hikayesi, kısa sürede sadece yerel değil, uluslararası boyutta dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Türkiye’nin iç kısımlarında yer alan bu şehirde balıkçılık yapmanın yarattığı fırsatlar, sadece göl ve nehirlerde değil, dünya pazarında da kalıcı bir etki yaratıyor.
Her sabah erkenden uyanan balıkçılar, büyük şehirlerin kalabalığından uzak, sakin göl ve nehir kıyılarına akın ediyor. Altı yıl önce başladıkları bu yolculukta, balıkçılar geleneksel yöntemlerin yanı sıra modern teknikleri de kullanarak balık üretmeye başladılar. İlginç olan nokta; su altındaki zengin biyolojik çeşitliliğin, göl ve nehirlerde yaptığı bolluğu, deniz ile aynı şekilde sağlayabilmesi. Yerel balıkçılar, örneğin, tatlı su balıklarını yetiştirerek hem taze ürünler sunuyor hem de uluslararası düzeyde bir pazar oluşturmayı başardı.
Balıkçılık faaliyetleri, zamanla ihracat alanında da kendine yer buldu. Yerel balıkçılar, ürettikleri tatlı su balıklarını yurt dışındaki pazarlarla buluşturarak büyük başarılar elde etti. Özellikle Avrupa ve Orta Doğu pazarlarında tanınmaya başladıkları için, bu bölgelere yapılan balık ihracatı her geçen gün artıyor. 2023 yılı itibarıyla, bu şehrin balık üretimi, tam olarak 12 farklı ülkeye ihraç edilerek, toplamda 5 milyon dolarlık bir ekonomik kazanç sağladı.
Balıkçılar, tarımsal üretimin aksine, su ürünleri yetiştirmek için daha az kaynak kullanıyor. Su kalitesinin sürekli izlenmesi ve sürdürülebilir balıkçılık tekniklerinin benimsenmesi sayesinde, doğa dostu bir anlayış da geliştirildi. Böylece, hem yerel ekonomi güçlenirken, hem de bu alanda yeni iş imkânları yaratıldı. Balıkçılık sektöründeki bu olumlu gelişmeler, güzel bir ekosistem oluşturarak, kent yaşamına da olumlu katkılar sağladı.
Deniz yok ama özverili balıkçılar, uluslararası standartlarda ürünler üretmeye devam ediyor. Taze ve kaliteli balıkların yurt dışına gönderilmesi, bölgedeki tarımsal faaliyetleri de canlandırdı. Yerel halk, bu yenilikçi balıkçılığı destekleyerek, hem kendi geçimlerini sağlıyor hem de çevre dostu bir yaşam tarzını benimsemek için teşvik ediliyor. Sadece balıkçılık değil, aynı zamanda bu süreçte gelişen turizm gelirleri ile kentin ekonomik dengesi de sağlanıyor.
Sonuç olarak, denizi olmayan bu şehirde balıkçılık yapmak, motivasyon ve inançla dolu bir yolculuğun hikayesidir. İnşaat, tarım ve turizmle birlikte destekleyici bir sektör olarak göze çarpan balıkçılık, tam anlamıyla bir örnek teşkil ediyor. Bu süreç, hem yerel halkın hem de uluslararası pazardaki tüketicilerin faydalandığı bir başarı hikâyesi olarak yerini alıyor. 6 yıl süren bu çaba, özverili insanlar sayesinde su ürünleri sektöründe yeni bir dönem başlatarak, 'deniz yok ama balık var' dedirtiyor.