Son günlerde gündemi sarsan bir olay, haraç ve şiddetin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Yalnızca bir etek giymekle trajik bir olaya maruz kalan bir kadının hikayesi, toplumda kadınların maruz kaldığı cinsiyet temelli şiddeti ve ayrımcılığı düşündürüyor. Genç kadın, sokakta yürüdüğü esnada birkaç kişi tarafından takip edilerek, etek giymenin yarattığı algı yüzünden kurşun yağmuruna tutuldu. Olay, çevredeki yurttaşlar tarafından kaydedildi ve sosyal medyada hızla yayıldı.
Bu olayın arka planına baktığımızda, haraç çetelerinin nasıl işlediğini ve kadınları nasıl hedef aldığını anlamak mümkün. Haraç, birçok ülkede suç örgütleri tarafından zorla talep edilen paralar için kullanılan bir terimdir. Bu talep, çoğunlukla fiziksel şiddet veya tehditlerle birlikte gelir. Kadınlar, ne yazık ki bu tür çetelerin hedefi olarak görülür; çünkü hala toplumsal normlar ve cinsiyet temelli algılar nedeniyle savunmasızdırlar. Bu durum, sadece haraç çetelerinde değil, aynı zamanda toplumun genelinde de yaygın olan bir uğursuz gerçeği gözler önüne seriyor.
Söz konusu olayda, kadın etek giymesi sebebiyle kurşun yağmuruna tutuldu. Bir grup adamın hedef alması, sadece bir kıyafetin yarattığı görünüm üzerinden yürütülen yargının ne denli tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor. Harekete geçen güvenlik güçleri, olayla ilgili derhal bir soruşturma başlattı. Ancak bu gibi olayların sadece bir kişiyle sınırlı kalmadığını, yıllardır süregelen bir sorun teşkil ettiğini unutmamak gerekiyor. Toplumlar, cinsiyet eşitliği sağlanmadığı sürece, benzer olaylarla karşılaşmaya devam edecek gibi görünüyor.
Olayın ardından sosyal medya platformlarında büyük bir infial yaşandı. Kullanıcılar, bu tür haksızlıkların sona ermesi için harekete geçilmesi gerektiğini savundu. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve kadın hakları savunucuları, genç kadının yaşadığı trajediyi ve haraç çetelerinin yarattığı korku iklimini gündeme getirdi. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, birçok insanı düşünmeye ve harekete geçmeye teşvik etti. "Kadınlar yalnız yürümemeli!" gibi yorumlar, toplumun konuya dikkat çekme çabasını gözler önüne seriyor.
Özellikle kadın cinayetlerinin ve cinsiyet temelli şiddetin arttığı günümüzde, bu olay bir kez daha farkındalık yaratabilir. Özellikle gençlerin ve çocukların bu tür meseleler hakkında bilinçlenmesi, gelecekte benzer olayların önüne geçebilir. Eğitim sisteminin, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı bertaraf edecek şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerektiği birçok uzman tarafından dile getiriliyor.
Sonuç olarak, işlenen bu suç ve kadının yaşadığı hüsran, sadece bireysel bir olay değil; aynı zamanda toplumsal bir yaradır. Bu yaraların sarılması için hem bireylerin hem de toplumun kolektif bir çaba göstermesi gerekmektedir. Kadınların, etek giymelerinden ötürü kurşun yağmuruna tutulmaları kabul edilemezken; haraç çeteleriyle mücadele konusunda ortak bir bilinç yaratmak da şart. Şimdi, bu olayı unutmadan, kadınların hakları için birlikte mücadele etme zamanı!