Son yıllarda sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının öneminin artmasıyla, pek çok ülkede balık avlama yasakları ve kotaları uygulanmaya başlandı. Ancak bu yıl Türkiye'de balık av yasağı sona erdiği halde, balıkçıların büyük çoğunluğu denize açılamadı. Peki, bu durumun nedenleri neler? İşte balıkçıların endişeleri ve denizlere açılamamalarının ardında yatan sebepler.
Av yasağının kaldırılması hemen herkes tarafından sevinçle karşılanırken, balıkçıların yüzlerinde bir hüzün kendini göstermekte. Bunun temel nedenlerinden biri, okyanusların doluluk oranlarının önceki yıllarla karşılaştırıldığında oldukça düşük olması. Balık popülasyonu, aşırı avlanma, iklim değişikliği ve çevresel faktörlerle azalıyor. Bu nedenle, balıkçılar denize açıldıklarında iyi bir av yapacaklarına dair güvende hissetmiyorlar.
Bir diğer önemli faktör ise yakıt fiyatlarındaki artış. Gerek petrol, gerekse doğalgazda yaşanan fiyat dalgalanmaları, balıkçılık yapan kişiler için büyük bir maliyet oluşturmakta. Daha yüksek yakıt maliyetleri, balıkçılık faaliyetlerinin kârlılığını azaltarak birçok balıkçının işlerindeki sürdürülebilirliklerini tehdit ediyor. Dolayısıyla, denize açılmak birçok balıkçı için riskli bir hamle haline gelmekte.
Balıkçılar, bu olumsuz durumlar karşısında alternatif çözümler aramaya başladı. Yerel kooperatifler ve balıkçılık dernekleri arasında organize olup, balıkçıların bir araya gelmesiyle dayanışma sağlanmaya çalışılmakta. Ancak bu dayanışma, devlet politikalarıyla desteklenmediği sürece yeterli olmayabilir. Balıkçılar, devletin bu olumsuz koşullara karşı acil önlemler almasını ve destek mekanizmaları geliştirmesini talep ediyor.
Sonuç olarak, av yasağının kalkması umut vadediyor; ancak balıkçılar için sürdürülebilir bir avcılık ve iş sürdürülebilirliği sağlamak adına daha fazla adım atılması gerekiyor. Elde edilen balık miktarlarının artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi adına çözüm üretilmediği takdirde, balıkçılık sektörü büyük bir tehdit altına girebilir. Balıkçıların emeklerinin heba olmaması için, onların taleplerine kulak vermek ve sektördeki sorunları çözümlemek büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde balıkçılıkla uğraşanların sayı olarak artmasıyla birlikte, sektörün büyümesi ve gelişmesi için çeşitli yenilikçi yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu kapsamda, sürdürülebilir balıkçılık yöntemlerinin teşvik edilmesi, eğitim programlarının düzenlenmesi ve çevresel farkındalık projeleri, uzun vadede balıkçılık sektörünü güçlendirebilir. Balıkçılar, denizlerdeki kotaların dengelenmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması adına daha fazla destek beklemekte.
Sonuç olarak, av yasağı sona erse bile balıkçılar için sorunlar bitmiş değil. Yeni dönemde balıkçılığın sürdürülebilir şekilde devam edebilmesi için, hem balıkçılar hem de devlet iş birliği içinde hareket etmelidir. Aksi takdirde bu önemli sektörde yaşanacak olan sorunlar, yalnızca balıkçıları değil, halkı da olumsuz yönde etkileyecektir.