Son günlerde Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar, Donald Trump'ın ekonomik politikalarının yeniden gündeme gelmesine neden oldu. 2016'dan 2020'ye kadar süren başkanlık döneminde aldığı önemli kararların tekrar tartışılması, özellikle yatırımcıların ve ekonomistlerin dikkatini çekiyor. Trump döneminde uygulanan vergi indirimleri, ticaret savaşları ve ekonomik büyüme hedefleri, şu anda yükselen resesyon riski ile birlikte yeniden değerlendiriliyor. Bu yazımızda, Trump'ın ekonomik politikalarının günümüz pazarlarına etkisini ve yükselen resesyon korkularını masaya yatırıyoruz.
Trump’ın başkanlığı döneminde uygulanan ekonomik politikalar, genellikle büyüme destekleyici olarak değerlendirildi. Vergi indirimleri ve düzenlemelerin azaltılması, iş ortamını iyileştirici etkiler yarattığı düşünülüyordu. Ancak, bu politikaların uzun vadede sürdürülebilir olup olmadığı, özellikle COVID-19 pandemisinin ardından global ekonomik dinamiklerin değişmesiyle sorgulanır hale geldi. Bugün, seçim sonrası dönemde pek çok ekonomist, Trump döneminin mirasının risk faktörlerini tartışıyor.
Ticaret savaşları, Çin başta olmak üzere önemli ticaret ortakları ile ilişkileri gerginleştirmişti ve bu durum, ABD'nin ihracatında belirgin bir düşüşe yol açmıştı. Üstüne üstlük, hızla artan enflasyon oranları ve faiz artırımları, Amerikan ekonomisini yeni bir kriz senaryosuna sürükliyor. 2023 yılı itibarıyla, birçok yatırımcı, ülkenin resesyona girmesi durumunda alabilecekleri önlemleri düşünmeye başladı. Ekonomik büyüme beklentileri, Fed’in politika değişiklikleri ile daha da sorgulanır hale geldi.
Son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmalara paralel olarak, resesyon korkuları iyiden iyiye artıyor. Yüksek enflasyon oranları, ailelerin alım güçlerini düşürürken, işletmelerin yatırım kararlarını da etkiliyor. Resesyon belirtilerinin belirginleşmesi, işsizlik oranlarında artışa yol açarken, birçok küçük işletmenin iflas etme riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Yatırımcılar, hisse senedi pazarında satış yaparak, olası bir ekonomik krize karşı kendilerini korumaya çalışıyor.
Piyasalardaki bu çalkantılı ortam, Trump’ın iktidarı bırakmasından sonra da devam eden tartışmaların bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Özellikle, Trump sonrası yönetimin uyguladığı politikaların sürdürülebilirliği, birçok ekonomistin odaklandığı bir konu haline geldi. Gelişen ekonomik verilerle birlikte, yatırımcılar önümüzdeki günlerde daha temkinli bir yaklaşım benimseyecek gibi görünüyor. Resesyon riskinin arttığı bir ortamda, Trump’ın geçmişteki politikalarının sonuçları ve bugünün ekonomisine etkileri daha fazla sorgulanmaya başlanacak gibi duruyor.
Sonuç olarak, Trump'ın ekonomik politikalarının etkileri, yalnızca geçmişte değil, günümüzde de hala hissediliyor. Yükselen resesyon korkuları, yatırımcıların dikkatini çekmeye devam ederken, mirando nesil ekonomistler de bu durumu irdelemeye hazırlanıyor. 2023 yılı içinde giderek artan belirsizlikler ve ekonomik istikrarsızlık, Trump döneminin tartışılmasına zemin hazırlıyor. ABD'nin geleceği, hem ekonomik politikalar hem de uluslararası ilişkiler açısından karmaşık bir süreçten geçiyor. Bu nedenle, yatırımcıların ve ekonomistlerin dikkatlice analiz yapmaları büyük önem taşıyor.